Bu Blogda Ara

11 Ağustos 2025 Pazartesi

Bu Kitap Bitince Bir Süre Hiçbir Şey Okuyamadım: Oğuz Atay – Tutunamayanlar

Merhaba Sevgili Okuyucu💕💫🫶

Bugün size edebiyat dünyasının en özel, en derin, en sorgulatan kitaplarından biriyle geldim: Oğuz Atay – Tutunamayanlar. 
Uzun zamandır okumayı ertelediğim bu dev romanı nihayet bitirdim ve tek kelimeyle sarsıldım.
Tutunamayanlar, sadece Selim Işık’ın değil, hepimizin hikâyesi.  
Modern hayatın içinde kaybolmuş, "tutunamayan" insanlara yazılmış bir ağıt gibi.  
İçinde kaybolduğumuz düşünceler, bastırdığımız duygular ve sustuğumuz gerçekler bu kitapta sayfalara dökülmüş...

 

❝ Okurken zorlandım mı? EVET. Ama bırakamadım. Çünkü her cümlede kendimden bir şey buldum. ❞

Bu kitap bir roman gibi başlayıp, bir iç hesaplaşmaya dönüşüyor.  

Altını çizdiğim onlarca cümle var. Her biri bir terapi gibi.  

Oğuz Atay, insan zihninin en karanlık köşelerine girip bizi kendimizle yüzleştiriyor.

📚 Neden Okumalısın?  

– Türk edebiyatının en kült eserlerinden biri.
– Hayata, yalnızlığa, toplumun dayattığı kalıplara karşı güçlü bir duruş  
– Seni sarsacak, düşündürecek, içini eşeleyen bir anlatım

💬 Sen de okudun mu?  
Yorumlara yazmanı çok isterim.  
“Tutunamayanlar” sende ne hissettirdi? 
Yoksa hâlâ okumadın mı?  
Bu yazıdan sonra başlamak ister misin?

❤️ Beğendiysen paylaşmayı ve bloguma abone olmayı unutma!  
Her hafta yeni bir kitapla buradayım.  
Takip et, birlikte okuyalım, birlikte büyüyelim!

Beni diğer platformlarda da desteklemek istersen;



2 Ekim 2024 Çarşamba

Hayır Diyebilme Sanatı - Müthiş Psikoloji

 Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

    Uzun bir aradan sonra tekrardan bloguma geri döndüm. Çünkü bu hayatta yapmayı en çok sevdiğim şey yazmak. Bu yüzden instagram da dahil her platforma kullanıcı olarak bu kalıbı seçerim: yazmazsamolmaz

    Bu güzel dönüşüm ile birlikte yeni bitirdiğim "Hayır Diyebilme Sanatı" adlı kitapla ilgili birkaç şey yazmak istedim. Aranızda daha önce kitabı okumuş olanlar varsa onlarla da yorumlarda fikir alışverişi yapmak isterim tabiiki. 😊

 

 İnsanların "hayır" diyememe konusundaki zorluklarına odaklanan bir kişisel gelişim kitabı. Yazar, sosyal, duygusal ve psikolojik baskılar nedeniyle "hayır" diyemeyenlerin hayatlarındaki olumsuz etkileri ve bununla başa çıkmanın yollarını anlatıyor. Kitap, okuyuculara sınır koymanın önemi, kendi istek ve ihtiyaçlarını ön plana alabilme becerisi kazandırma gibi konularda rehberlik ediyor. Hem teorik hem de pratik önerilerle dolu olan kitapta "Hayır" demenin ilişkileri nasıl güçlendirebileceği, daha sağlıklı bir yaşam tarzı oluşturabileceği ve bireylerin özgüvenini nasıl artırabileceği gibi konular işleniyor. Yazar, çeşitli durumlarda hayır diyebilmenin stratejilerini de adım adım açıklıyor.     Eğer "hayır" diyememe konusunda zorlanıyorsanız, bu kitabın özellikle faydalı olabileceğini düşünüyorum. Net sınırlar koyabilmek ve kişisel alanını koruyabilmek adına güçlü bir rehberlik sunuyor.

        Sevgiyle kal, mutlu kal okuyucum. Öpüyorum güzel gözlerinden.💚😍



Beni diğer platformlarda da desteklemek istersen;



22 Ocak 2021 Cuma

Şah Mat - Mario Mazzanti Kitap Yorumu

 Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

    Üniversite yıllarında okuduğum ve aklımda kalan bir kitap ile yine ve yine karşınızdayım. Şah MatMario Mazzanti'nin ilk romanı; ekşi sözlük benzeri platformlarda üzerine oldukça yorum ve beğeni yapılan yazarımız aslında Tıp Fakültesi mezunu... Yıllar sonra bu romanı yeniden okumama sebep olan şey; üniversite zamanlarında okuyup çok beğenmiş olmama rağmen hikayeyi unutmuş olmamdır. İnsan bu kadar beğendiği bir kitabın hikayesini nasıl unutabilir?   


Nitekim tekrardan bir solukta okudum. 👌

Kitap suçluların davranışlarıyla ilgilenen bir tür suç psikiyatristi Dr. Claps ve Komiser Sensi'nin araştırmaları ile bir televizyon kanalının efsane sunucusu Greta üzerinden ilerliyor. Şehirde yaşanan bir kadın cinayeti sonrasında suçluyu aramak üzere , Komiser Sensi ile birlikte çalışmaya başlayan Dr. Claps'ın psikolojik anlamda yaptığı incelemeleri okurken farkında olmadan ufkunuzu açıyorsunuz. Etrafınıza daha dikkatli bakmanın, daha doğrusu bakmak ile görmenin farklı şeyler olduğunun bilincine varıyorsunuz. Televizyon kanallarının ve dolayısıyla onlar içerisinde yer alan haber programlarının aslında ne kadar da acımasız olabildiğini okuyorsunuz. 

Ne yazık ki kitapta da söylendiği gibi: "Televizyon halkın afyonudur." 

Suçlular her zaman ilgimi çekmiştir. Özellikle insan öldürebilenler. Çünkü bana göre kendi canının kıymetini bilen bir insanın, bir başka canlının hayatını sonlandırması hele ki bunu bir plan dahilinde yapabilmesi ancak ve ancak bozuk bir psikoloji ile olabilir. Dolayısıyla o insanların geçmişleri, şimdileri ya da kafalarının içerisinde dönüp duran sahneleri büyük bir merakla okuyorum. Kimilerine göre saçma gelebilir elbet ancak ben, kurbandan çok katilin hikayesini okumayı seviyorum. Çünkü özünde yapmaya çalıştığım şey; katili anlamaya çalışmak. Her anlamda. 

     Kitabı okurken gerçekten kendinizi soruşturmanın içerisinde gibi hissediyorsunuz. Nedenini anlayamadığım bir şekilde Sensi'nin Greta'ya duyduğu nefreti algılıyor ve Greta'nın onu kraliçe yapan hallerini şaşkınlıkla okuyorsunuz. Katilin bir satranç maçı üzerine kurguladığını düşündüğünüz seri cinayetlerin aslında o kadar da basit olmadığını öğrendiğinizde ise belki bir miktar üzülebilirsiniz. Çünkü bu kitapla anlıyorsunuz ki aslında katil her zaman bir kişi olmayabilir ve aynı satranç oynar gibi insanlarla oynayan bir adam, her şeyinizi elinizden alabilir. Olay tahmin edebileceğinizden çok daha başka bir sonla bitiyor. Ancak ben, kitabın sonunda da başında da aynı sonuçları okumaktan pek hoşlanmıyorum.

    İnsanların, başka bir insanı katil olmaya sürükleyebilecek kadar hayatını nasıl alt üst edebileceğini merak ediyorum. Özünde yatan amaç şu; bir kadın olarak. Bu dünyaya elleri kanlı bir katil yetiştirmek istemiyorum ve şunu çok iyi biliyorum ki; hiçbir insan durduk yere bir başkasının canına kıyamaz; hele ki bu şekilde zevk alarak... Bu sebeple en sonunda katilin ölüyor olmasından hoşlanmıyorum. Şayet imkanım olsa idi yani bir doktor olsaydım kesinlikle psikoloji alanına yönelir ve bu insanları katil statüsüne getiren nedenleri ortadan kaldırabilecek bir yol bulmak isterdim. Bu insanları katil yapan nedenleri yok edip, o insanların kalplerini iyileştirebilmeyi isterdim. Çalışmalarım muhtemelen o yönde olurdu. Elbette günümüzde bu ve buna benzer çalışmalar yapan çok değerli hekimlerimiz vardır. Sadece ben. Bunu yapabiliyor olmayı, isterdim. 

    Bu ve buna benzer bir çalışma yapabilecek yetkinliğe sahip olmayabilirim ama en azından elimde başka bir seçenek var. Var olanları koruyabilirim. Kendimce. Mümkün ise. Tam da bu sebepten bana "Psikopat mısın kızım?" diyenlere inat ille de polisiye ille de polisiye diyorum. Sizin bu kitaplara bakış açınızı da merak etmiyor değilim... O zaman sevgili okuyucum. Beraberce üzerinden geçip bir düşünelim. Ne dersin? Sence sadece psikopat mıyız? Yoksa başka geçerli nedenlerimiz mi var? Neden seviyoruz? Bir düşünüp, tartışalım istersen...

Şimdilik sevgiyle kal, mutlu kal okuyucum. Öpüyorum güzel gözlerinden.


Beni diğer platformlarda da desteklemek istersen;

İnstagram 1000K Twitter Youtube

15 Ocak 2021 Cuma

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Kayıp Kızlar - Tess Gerritsen 🌎⭐

 Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

   Tess Gerritsen'in 2012 yılında  "Ruhundaki Zehirle Yüzleş" adıyla yayınlamış olduğu bugün ise "Kayıp Kızlar" adıyla okuduğum romanı ile yine buralarda bir yerlerdeyim.
    Adli Tıp Uzmanı olarak çalışan Kat Novak isimsiz bir kadının ölüm sebebini araştırırken, türüne daha önce rastlanmamış bir uyuşturucunun buna neden olduğunu fark eder. İlk vakadan sonra devamı gelen diğer vakalarda aynı sebeplerden ölmüştür ve bu insanlar şehrin arka sokaklarında yaşayan insanlardır. Devlet büyüklerinin konuyu araştırmak ile ilgili gönülsüz tutumu, Kat Novak'ın kendi çabalarıyla olayı çözümlemeye çalışmasını işliyor. Tabi bütün bu ölümlerin arasında bir de İlaç Firması sahibi bir yakışıklımız yer alıyor. Beyefendi de kayıp üvey kızını arıyor. Novak'ın önüne gelen ilk vakada, cesetin elinde bulunan bir kibrit kutusu ve o kibrit kutusunun üzerinde yazan telefon numarası sayesinde yolları kesişiyor. Bir şekilde Novak'ın hem şüphelisi hem de sevdiği olan adam, kitabın sonuna kadar beyefendiliği ve nezaketinden asla ödün vermiyor. 
    Doğrusunu söylemek gerekirse çok da içime sinen bir kitap olmadı. Hayal kırıklığı da diyemiyorum ancak bir şeyler fazla eksikti. Ne tam polisiye ne tam romantikti mesela. Bir kalıba tam anlamıyla koyamıyorsunuz ve bana kalırsa hikayesi çok güçlü değildi. Kitabın başından sonuna kadar bahsi geçen uyuşturucunun muhteşem adamımızın firması vasıtasıyla sokaklara ulaştığını biliyorduk bu sebeple çok da meraklanmadık açıkçası. Adamdan bağımsız birilerinin sokaklara bu uyuşturucuyu çıkarması pek de şaşırtıcı değildi. Ya da başından sonuna kadar adam ile Novak arasında bir şeyler olacağını biliyorduk. Bu sebeple o da pek merak uyandıran ya da heyecanla okunmasına sebep olmuyordu.
Ne tam sevdim, ne tam sevemedim.
Bu kitap ile tamamen arada bir yerde kaldım diyebilirim.
Gerritsen sevdiğim yazarlardan biridir ancak bu kitap için aynı şeyi söyleyemeyeceğim... 



8 Ocak 2021 Cuma

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Tünel: Kunduz Avı - Serdar Uzunyol 🌎⭐

Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊
    Kitaplarla olan yolculuğumuzun asla bitmeyeceğini bildiğimden her seferinde farklı bir heyecanla yazmaya başlıyorum buraya... Yine polisiye türünde bir roman ile geldim; biliyorsunuz en çok bu türde romanlar ilgimi çekiyor. 😍
Serdar Uzunyol'un ilk kitabı olan Tünel'in gerçek bir olaydan esinlenerek yazıldığını duymuşsunuzdur... Yazarımız, Polis Koleji ve Polis Akademisi'nden mezun olduktan sonra hukuk alanına da geçiş yapmış ve kendini bu alanda da yetiştirmiş bir Türk Vatandaşı. Bu açıdan bakınca; kendisini ayrıca tebrik etmek gerekir ki; alanı dışında bir pazara oldukça sağlam bir şekilde ayak bastı. İlk kitabı olmasından ötürü kitap eleştirmenleri tarafından söyleneceklere daha çok güvenilir elbet ancak okuyucu olarak biz de bir iki kelime yazalım istiyoruz. O kadar da hakkımız olur elbette ki... Değil mi? 💛
Tünel: Kunduz Avı! Tek kelime ile mükemmel ötesi bir kitap. Yazarımız oldukça sade bir dil ile konudan sapmadan kalemini konuşturmuş. Sayfaları çevirirken sıkılmıyorsunuz "Burada tam olarak ne anlatıyor Allah aşkına?" demiyorsunuz. 
    Hikaye Ramazan aylarında Adana'da soygun yapılan bir kuyumcu dükkanının suçlularını arayan Emniyet Teşkilatı'nı anlatıyor. Emniyet Teşkilatı diyorum çünkü; olayın ana merkezi Adana iken, Ankara'dan alanında uzman polisler de konuya dahil oluyor. İki farklı şehrin polislerinin takım çalışması ve özverisi ile canla başla nasıl ter döktüklerine şahit oluyorsunuz ve aynı zamanda bir olayın bir çok şehri nasıl da bağlayabileceğini anlıyorsunuz. 
    Okurken Türk Polislerine ve Emniyet Teşkilatı'na olan bakışınız değişebilir ve onlara daha farklı bir gözle bakabilirsiniz. Gerçekten çok zeki ve dikkatle hareket ediyor; her ayrıntıyı araştırıyorlar. Araştırma yöntemleri akılda şu soruyu oluşturuyor: "Türkiye'de böyle sistemler var mıymış?" Sanırım olabilme ihtimali var. 
    Bir başarısız ihtimalden sonra gerçek suçluyu bulup sorguya aldıklarında kitabın sayfalarını daha büyük bir zevkle çevireceğinize garanti veriyorum. Zira; sorgudaki meşhur suçlumuz ile komiserimiz arasındaki konuşmalar gerçekten çok zekice kurgulanmış. 
    En sonunda adalet yerini buluyor ve suçlular yakalanıyor olsa dahi belki ufak bir hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Çünkü kitabın sonunda göreceksiniz ki; bazen adalet yerini buldu gibi gözükse dahi tam adrese ulaşmamış olabiliyor. Apaçık ortada duran gerçeklere rağmen hukuk sistemi her bir konuyu farklı açılardan ele alabiliyor ve bu sebeple bazen asıl suçlunun cezasını çekiyor olması aslında sizin yüreğinize su serpmiyor. 
Çünkü bazen "Gelecek olan mala gelsin, bize bir şey olmasın." deyip geçemiyorsunuz. 
Kitapla ilgili eleştirilerim çok olmamakla birlikte; karakterlerin duygu ve düşüncülerine daha çok yer verilebileceğini düşünüyorum. Kitabı bitirdiğinizde bütünüyle aklınızda hikaye kalıyor ancak karakterlerin isimlerini bile hatırlamakta zorlanabilirsiniz. Konusu ve kurgusu açısından belki buna çok imkan yoktu; orasını çok bilmiyorum tabi ama yine de tek bir karakterin ön planda olduğu bir kitap olmadığı kesin. Baş karakter kimdi? deseniz net bir cevap verebilir miyim? Bilmiyorum açıkçası. Polisiye türünde kitaplar okunurken aşk, meşk gibi konuları pek aramazsınız ancak yine de karakterlerin bir özel hayatı olduğunu bilirsiniz. Bu sebeple az da olsa o karakterlerin özel yaşantılarına yer verilebilmesi kitabı daha da güzel yapabilirdi. Odak noktası kuyumcunun faili meçhul suçlularını bulmaktı ancak bunun yanına bir ya da iki mesele daha serpiştirilip - ya da olanlar biraz daha ayrıntılandırılıp-  anlatılabilirdi. Kitapta geçen Gürcü hırsızların sonradan Adana soygunu ile bir bağlantısı olmadığı anlaşıldı ancak bu adamlara ne olduğu konusunda bir sonuca varılmadı mesela. Aklımda kalan karakterlerin başında bilişim uzmanı polisimiz var. O ve ekip arkadaşlarının özel hayatlarına o kadar az yer verilmiş ki; kitap olayı anlattım ve bitti gibi olmuş. Şayet biraz daha duyguları katabilseydik, çok çok daha akılda kalıcı olabilirlerdi. Bağ kurma açısından karakterlerle bağ kuramadım. Yani komiser kaç yaşında evli mi bekar mı biliyorum ama anlatıcının ağzından okuduğum "çok cevvaldi" benzeri bir kaç kelime ya da cümle dışında hakkında hiçbir fikrim yok. Yani karakterlerin kendisi de biraz konuşup, kendileri hakkında bilgi verselerdi çok güzel olurdu. Hem bilirsiniz; insan bazen sadece bir kitap karakterine aşık olabiliyor. Bu kitap da maalesef aşık olabileceğim bir adam bulamadım. Çok üzgünüm😐 Kitabın komple kendisine karşı güzel hisler beslemiyor değilim ama🥰
    Mutlaka kitaplığınızda olması gereken bir kitap olduğunu savunuyorum... Her şey bir yana kendi ülkemin yazarlarına daha çok destek olmamız gerektiğine inanıyor ve bu kitabın yazarının kesinlikle desteklenirse çok çok daha iyi yerlere gelebileceğini düşünüyorum. O zaman hep söylediğimiz gibi: Alın, okuyun, okutun...
      Sevgilerle okuyucum... 🙏
                    Hoş kal... 💙
                            Hoşça kal... 💚🖤

6 Ocak 2021 Çarşamba

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Karanlık Sular - Paula Hawkins 🌎⭐

Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

Uzun zaman sonra buluştuğumuz; özellikle bir kitap aracılığıyla buluştuğumuz için çok mutluyum. Geçtiğimiz günlerde kitap yorumu yapan bir arkadaşımın sözleri aklımdan çıkmıyor şu sıralar: "Faydalı kitaplar okumanız.." Cümlenin başında geçen "Faydalı" kısmı açıkçası beni çok rahatsız etmişti. "Faydasız kitap mı olur Allah aşkına?" diye geçirmiştim içimden... Sizce de böyle midir? Kitap okumak başlı başına yeterli midir? Yoksa kategorilere mi ayırmalıyız? Faydalı, faydasız diye? Sizce faydasız kitap diye bir şey var mıdır? Merak ediyorum doğrusu... 

Gelelim kendi kitabımıza... Karanlık Sular benim ikinci defa okuyup bitirdiğim ve ikisinde de aynı şekilde kitabın kapağını kapattığım bir hikayeye sahip. İki defa okumamın sebebi kitabı çok beğenmem değil; arada kalmış olmamdan kaynaklı...

Londra'nın ufak bir kasabası olan Beckford'da yer alan ve Ölüm Göleti lakabıyla anılan bir gölet üzerinde dönüyor hikayemiz. 1679'da ölen Libby ile birlikte 2015 yılına kadar uzanan ve tüm bu süreci kaleme almaya çalışan Nel Abbott'un aynı gölde ölmesi ile hikaye başlıyor...  Nel'den önce gölde intihar eden Katie, aynı zamanda Nel'in kızı Lena'nın en yakın arkadaşı. Ölümünden sonra dahi aralarındaki sevginin değişmiyor olması çok güzel işlenmiş. Nel'in kız kardeşi Jules ise uzun yıllardır kardeşiyle küs olmasına rağmen yeğeni için kasabaya geri dönüş yapmak zorunda kalmış ve tüm bu süreçler içerisinde yıllardır anlayamadığı şeyleri - ya da yanlış anlamalarını - anlıyor. Kitap Nel'in neden öldüğünün araştırılması noktasından çıkış yaparak aslında tüm diğer ölümleri de ele alıyor. Bu sebeple yaklaşık 10 - 12 kişinin ağzından ayrı ayrı yazılmış hisler, düşünceler, aile sırları, geçmiş, gelecek... Sizi epey yoruyor. 

1000K'da kitaba yazdığım yorumda şöyle bir cümle kurmuştum: "Yani bir tek Nel göle atlarken - ya da atılırken - sırtının dönük olduğu ağaç dile gelip konuşmamış. O da konuşsaymış olurmuş aslında." 

Sahiden de öyle. Bir hikayeyi çok fazla insanın ağzından dinlemek insanı nasıl yorar ve şekil değiştirirse, okurken de aynı hissiyatı alıyorsunuz. Yoruluyorsunuz. Olaydan kopup gidiyorsunuz. Bazı karakter için "Bu kimdi?" acaba deyip geri dönüp okuduğum oldu. Ki bana göre hikaye yarım kalmıştı. Katie'nin uğruna ölmeyi göze aldığı öğretmene tam olarak ne oldu mesela? Neden Nel'i ölüme götüren asıl sebep havada asılı kaldı?

2 kere okudum. İkisinde de memnun kalmadım. Bu sebeple öneremiyorum ancak yine de göz gezdirmek isteyen olursa tabii ki kitabımı paylaşırım. 

Bir sonraki paylaşımıma kadar şimdilik hoş kal, hoşça kal okuyucum.

#yazmazsamolmaz 🌾🐧

#kubraslisen ❣

18 Nisan 2020 Cumartesi

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Siliniş - Tess Gerritsen 🌎⭐


Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

Uzun zamandır beni bu kadar etkileyen başka bir kitap daha okumadım desem yeridir. Tess Gerritsen yine yapmış yapacağını ve muhteşem bir kitap yazmış... 

Belki de günümüzün kanayan en büyük yaralarından biri olan kız çocukları... Çeşitli vaatlerle kandırılarak ülkelerinden, ailelerinden koparılarak istismara uğrayan kimliksiz, isimsiz kızlar, kızlarımız.. Kitabın konusunu, olayın örgüsünü, işleniş biçimini ciddi anlamda çok beğendim. Yazarımız oldukça güzel bir konuyu adli tıp bilgileri ile oldukça güzel harmanlayarak muhteşem bir roman ortaya çıkarmış.. Bu sebeple üzerine çok konuşmadan kesinlikle alıp okumanızı tavsiye ediyorum. Kitaplığınızda olmayı kesinlikle sonuna kadar hak eden bir kitap. Kesinlikle.

Alıntılar

✨ Bazen silinenler bize geri döner.
✨ Köpek balıklarıyla yüzersen, bir gün seni mutlaka yerler.
✨ Derinin altına indiğinde en güzel kadın bile aynı görünüyor. Kas ve kemiklerden oluşan bir boşluğun içine tıkıştırılmış organlar yığını.
✨ Benim hayallerim yok. Böylesi daha iyi. O zaman hayal kırıklığına uğramazsın.
✨ Her savaş bir fırsat, yeni bir pazardır ve herkes kazanmak ister.
✨ İstediğim tek şey, kimsenin beni incitemeyeceği bir yere çekilmek.
✨ İfade sadece tesadüf olabilir.
✨ Övülmek güzel bir şey ama ben açık sözlü olmayı tercih ederim.

4 Nisan 2020 Cumartesi

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Mucizeler Atölyesi - Valerie Tong Cuong 🌎⭐

Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

2019 yılında okumuş olduğum son kitap olan Mucizeler Atölye'si hayatları alt üst olmuş 3 ana karakter üzerine kurgulanmış bir kitap. Olaylar biraz daha derinlemesine anlatılsa belki daha güzel olabilirdi. Bu açıdan bakınca mükemmel ötesi bir kitap diyemiyorum ancak yine de ders verici nitelikte...


Ailesiyle problemleri olan ve yanlız yaşayan Millie'nin oturduğu apartmanda çıkan bir yangınla her şeyini kaybetmesi ve yangın sırasında yaşadığı panikle kendini camdan aşağı atıp gözlerini hastaneden açmasıyla son buluyor. İş yerinde yaşadığı sorunlara dayanamayan ve istifa eden Mösyö Mike ise sokaklarda yaşamaya başlıyor ve bir kavga sırasında ağır yaralanarak hastaneye kaldırılıyor. Son karakterimiz Mariette ise eşi, çocukları ve öğrencilerinden bunalmış bir durumdayken bir gün öğrencilerinin birine tokat atar ve öğrenci merdivenlerden yuvarlanır. Tabii ki Mariette de kendini hastanede bulur.

Yaşadıkları bu olayların sonunda gözlerini hastanede açan 3 kahramanımızın yolları ise Mucizeler Atölyesi'nde kesişir. Bu atölye onlara iyileşmeyi vaad eden ve sonrasında da aynı şekilde sizin onlara yardım etmenizi isteyen bir sistemle çalışmaktadır. Ve kitap da bu 3 kahramanımızın atölyede geçirdikleri zamanı, süreçleri anlatmaktadır. 

Akıcı bir kitap olmasına rağmen kitap sonunda bazı şeyler havada kalıyor ve "Eee ne oldu şimdi?" diyorsunuz. Kahramanlar arasındaki ilişkiler biraz daha ayrıntılandırılabilir, daha sağlam bir sonuca ulaştırılabilirdi bence...

Her durumda kitap size hayata yeniden başlayabileceğinizi, güçlü kalarak ve inanarak her şeyin üstesinden gelebileceğinizi hatırlatıyor. Güç aslında kalbinizde önemli olan onu kullanmayı bilmek. Bunu bir kez hatırlıyorsunuz işte...

Okumayı düşünen herkese şimdiden iyi okumalar diliyorum o halde...
Hoş kal.
Hoşça kal okuyucum.
Sevgiyle...



21 Mart 2020 Cumartesi

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: S*ktirgitli Aşklar - Funda Mentaloğlu 🌎⭐

Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊


Ocak ayında okuyup bitirdiğim ancak şimdi yazmaya fırsat bulabildiğim bir Funda Mentaloğlu kitabıyla karşınızdayım. Yazar takma isimle çıkarmış olduğu S*ktirgitli Aşklar isimli kitabında aslında bir kadının aşk hayatını oldukça komik bir dille anlatmış. 

Daha çok çerez niyetine okunabilecek bir kitap ve gerçekten yer yer insanı ciddi anlamda güldürüyor. Ekşi Sözlük'te bir yazarımız "okudukça ilişkiler konusunda ne kadar gerizekalı olduğumu farkına vardım, kadın gözüyle erkekleri analiz eden eğlenceli bir okuma serüveni oldu. ergenliğinle de yüzleşiyorsun okurken, içindeki olgun kadınla da..." şeklinde yorumlamış kitabı ve bence kesinlikle haklı. 

O zaman birkaç alıntı ile sizlere hoşçakal diyor bir sonraki kitap'ta görüşürüz diyorum...


Aşk, cinsel olarak birbirine ibadet etmektir.

✨ Emin olduğum şeylerden biri bir konu hakkında ne kadar çok konuşur, anlam yükler, değer verirsen o şey günün birinde gerçekten değerli hale gelir.

✨ Kaybetme korkusunun olmadığı yerde cesaret doğuyormuş.

✨ Sıkılıyorum çünkü benim gibi birini eleştirecek çok fazla malzeme var. Ama eleştirmek üzere baktığın biriyle aşka vaktin kalmaz.Hem aşk, başkasının gözünden kendine hayran olduğunda gereklilik kazanır.

✨ Kalabalık hayatlarda eksiğin varsa çok kolay açığa çıkar. Ya dürüst olup açığını tamir etmeye çalışırsın ya da inat edip egolarını şişirmeye devam edersin.

✨ Aynı şeyleri hissetmek ve bunu muhatabıyla paylaşmak nasıl kutsal bir şey.




31 Ocak 2020 Cuma

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Gökyüzüne Not - Ahmet Batman 🌎⭐

Merhabalar Sevgili Okuyucu.❤😊

Blog benim iç dünyam olduğundandır belki; nereden, neyden vazgeçersem vazgeçeyim yıllardır bir buradan vazgeçemiyorum. Arada yok oluyorum, biliyorum ama bir açıdan hep de buradayım. Kitaplarım ve ben bir şekilde hep buralarda geziniyor oluyoruz ve bu beni mutlu ediyor.
 

Yine benim için hüsran ile sonuçlanan bir Ahmet Batman kitabı ile karşınızdayım. Ahmet Batman her defasında büyük umutlarla okumaya başladığım ve "Yine mi?" dediğim türden bir yazar. Gerçekten hikayeleri çok basit ve çerez türünden geliyor bana. Bir konuda hakkı yenmemeli ki o basit hikayeler arasında gerçekten can alıcı, insan içine işleyen cümleler de oluyor. Belki yine de bir şekilde okumamın sebebi budur bilmiyorum.
Gökyüzüne Notlar'da aynı şekilde hayal kırıklığı yaşadığım bir öyküye sahip. Bir otobüs yolcuğu sırasında tanışan adı gizli bir yazar (erkek kahramanımız) ile üniversite öğrencisi bir kızımızın öyküsünü anlatıyor. Bu arkadaşlarımız bir şekilde sevgili oluyor, hatta evlenme kararı alıyorlar ancak sonrasında oğlumuz aslında bir yazar olduğunu kızımıza açıklıyor ve ayrılıyorlar. Hikayenin sonunda elbette barışıyorlar ancak kitapla ilgili aklımda kalan en saçma sapan konuşma oğlumuzun aslında bir yazar olduğunu açıkladığı sırada kızın verdiği tepkiydi. Gerçekten samimiyetsiz ve inandırıcı değildi, insan hakikaten bir yalanı okuduğunu hissediyordu yani.
Sonuç olarak altı çizili cümlelerim ile bu kitaba da veda ettim. Tavsiye eder miyim? Tartışılır. 
Karar altı çizili cümlelerim ile aslında size bırakıyorum. 

Sevgililerle...
Hoş kal.
Hoşça kal okuyucum. ❤😊

- yazmazsamolmaz
- kubraslisen



17 Ocak 2020 Cuma

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Kelebek İzleri - Merve Nur Demirtaş 🌎⭐

Merhaba Sevgili Okuyucu✨❤

Tamamen hayal kırıklığı olan bir kitap ile karşınızdayım. Ne yazık ki kitap önerim olarak değilde, önermediğim kitap olarak bu paylaşımı yapıyorum. Yine de zevkler ve renkler dersek şayet, bir göz gezdirin derim tabi.. 🤷‍♀️
Kitabımıza gelecek olursak, yaz aylarında yayına giren ve konusunun tam olarak ne olduğunu anlayamadığımız ve saçma sapan bir son ile hatta bazen bir son bile verilmeden bitirilen diziler gibi. Okunmasa da olur cinsten yani...
Kitabın başından sonuna kadar gerçekten "Bu yazar ne anlatmaya çalışıyor yahu?" diyorsunuz. Fazlaca uzatılmış melankolik cümleler, gereksiz ayrıntılar ve yarım kalan hikayeler bütünü bence.
Hikayenin başkahramanı kızımız ile oğlumuz çocuk yaşta arkadaş oluyorlar ve birbirlerine bağlanıyorlar ve aslında kızın elinde olmayan sebeplerden ötürü bir şekilde ayrı düşüyorlar. En başında bu olay bana çok saçma geldi; iletişim çağında nasıl bu insanlar birbirlerine ulaşamıyorlar ya da yani bu oğlan o yaşta bir kızın ailesine karşı çıkamayacağını anlayamıyor mu? Neyse. Bir zaman sonra elbette bir şekilde karşılaşıyorlar. Bu sırada oğlumuzun bir ilişkisi var falan. Kız tabi gene melankolik, gene melankolik, gene melankolik. Bir ara ailesiyle sıkıntı yaşıyor, öğretmeninin evinde kalıyor. Neden? Yani Türkiye şartlarında hangi aile buna müsaade eder ben anlamıyorum. En kötü kızını eve dönmeye ikna edemeyen aile bir yurda falan yerleştirir. Bu kısım da cidden çok saçma geldi bana. Ki zaten öğretmeni de kıza aşık oluyor sonunda. Esas oğlumuz da o arada hem esas kızımızdan uzak durmaya çalışıyor hem de kıskanıyor. En sonunda esas kızımızın bir hastalığı olduğu anlaşılıyor ve her şey çözülüyor. Hop kızımız yurt dışına gidiyor, sanki ülkemde doktor kalmamış gibi! Esas oğlumuzda sevgilisinden ayrılıyor kızın yanına gidiyor falan. İşin garip tarafı esas oğlumuzun babası ile esas kızımızın annesinin de ilişkisi var evleneceklerdi kız hastalanmadan önce. Sonuç olarak esas oğlumuz saçma sapan bir sebeple ölüyor. 
Yemin ediyorum yazarken bayılma isteği geldi bana. 
Gayet melankolik, insana baygınlık getiren, basit bir konusu ve sonuca bağlanmamış bir çok maddesi olan bir kitap. Okuyacak tek bir kitabınız kalmadığında elinizde sadece bu kitap varsa açıp okuyabilirsiniz ama o bile gereksiz. 
Kitap bana başka birinden geldi ben de başladığım kitabı mutlaka bitiririm bu sebeple sonuna kadar okudum ama cidden benim için bir işkenceydi.
Kesinlikle tavsiye etmiyorum. 
Okumayın. 😊

Şimdilik benden bu kadar. :)
Yeni paylaşımlarda yine buluşalım sevgili okuyucum.
Hoş kal.
Hoşça kal. ❤


- yazmazsamolmaz
- kubraslisen


3 Ocak 2020 Cuma

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Unutmak Mı Affetmek Mi? - Serhat YABANCI 🌎⭐

⭐ "Korku ve tehditle gelen sadakat, cesaretle gider."

⭐ "Tüm doğrular gerçektir. Tüm gerçekler doğru olmayabilir."





🎀🎀🎀 Yine bir #serhatyabancı kitabı ile karşınızdayım :)

Serhat Yabancı ile tanışmayan kalmamalı diye boşuna demiyorum ben size... Yine kitapta şahaneler yaratmış, salt bir dille anlatmış, size sormuş bazen de...

Peki ya sizce? Unutmak mı? Affetmek mi?

Bence affetmek, çünkü affetmek özgürlüktür. Serbest bırakmak, aynı yollarda düşe kalka yürümeye devam etmemektir affetmek.

Affetmek, affedilen için bir lütuf değil cezadır bazen.
Bazen kuş gibi hafif olmak, bazen büyümektir...
Peki ya size göre, affetmek nedir? 🎈



#kubraslisen 
#okudumbitti 

26 Aralık 2019 Perşembe

Benim Kitaptan Dünya'm 📚: Kadınlar Neden Evlenir? - İlkim Öz 🌎⭐

"Yaşarken, sevdiğimiz ve bizi sevenlerin önemine varmadıkça, yaşamanın anlamına varmak da imkansız."
⭐ "Hayatımızda keşkelere çok fazla yer verdiğimiz zaman, bugünü yaşamakta zorlanırız."

Merhabalar Sevgili Okuyucu'm❤


İlkim Öz'ün "Erkekler Neden Evlenir?" den sonra yazmış olduğu kitabı "Kadınlar Neden Evlenir?" kitabı ile karşınızdayım. Ben kadın olmamdan ötürü bu kitaptan başladım çünkü ilk önce insanın kendisini anlaması, kendisini çözümlemesi gerektiğini düşünüyorum.

Kitap İlkim Öz'ün danışanlarının hikayelerinden oluşuyor. Bu 7 kadının hikayesini okurken kimi zaman kadınların cinsellik, kimi zaman para, kimi zaman sevgi, kimi zaman çocuğa bağlı mutluluklarını ve evliliklerini tarttıklarını düşünebilirsiniz. Ancak en sonunda anlayacaksınız ki aslında işin özü her kadın bir şekilde anlaşılmak ve paylaşmak için evlenir. Bu ikisinden birinin eksik ya da yarım kalması ise evlilik içerisindeki sorunların yaşanmasına, kadının psikolojik, ruhsal ve bedensel olarak kendini kötü hissetmesine sebep oluyor.

Benim düşünceme göre de en basit tanımıyla biz kadınlar; paylaşmak, anlaşılmak için evleniyoruz. Ancak erkeklere nazaran biz de bu anlaşma ve paylaşma meselesi daha çok sevgiye dayanıyor. (Ya da en azından kendi adıma öyle.) Her kadın, eşi tarafından değer görmek, sevilmek ve o sevgiyi hissetmek istiyor. Her kadın bir miktar ruhunun okşanmasını, bir miktar güleryüzü, bir miktar samimiyeti ve sonsuz sadakati bekliyor... Aslında her kadın sevdiği adam ile bir ömür mutlu mesut yaşamanın hayalini kuruyor... Bir de erkek tarafından bakmak lazım bu sebeple diğer kitabı da en kısa zamanda okuyup mutlaka yorumlayacağım...

Her kadının evlenmeden önce, evlendikten sonra mutlaka okuması gereken bir kitap diyor ve siz sevgili okuyucularımı sevgiyle kucaklıyorum.
Hoş kalın.
Hoşça kalın.. 🎀



#yazmazsamolmaz

#kubraslisen